Obezite, birçok hastalığa neden olan aşırı kilo alma durumudur. Kişilerin bu durumdan kurtulmak için ilk başvurdukları yöntem elbette kilo verme olmalıdır. Fakat bazı kişilerde diyet veya egzersiz uygulamalarının da yetersiz kaldığı durumlar olabilir. Bu safhaya gelen hastalarda son çözüm olarak, obezite cerrahisi etkin uygulamalarıyla devreye girer. Hastalara hangi aşamada kilo verme ameliyatları yapılır? Obezite cerrahisi uygulamaları nelerdir? Sizler için yazdık.
Obezite cerrahisi, fazla kilolu hastaların kilo vermesine yardımcı olan ameliyatlardır. Diyet ve egzersiz gibi obezite tedavilerinin çözümsüz kaldığı durumlarda ve hastaların bu durumlardan dolayı ciddi sağlık problemleri yaşadığı hallerde son seçenek olarak obezite cerrahisine başvurulur.
Günümüzde bu ameliyatlar, yaygın olarak kapalı işlem diye tabir edilen laparoskopik yöntemlerle yapılır. Laparoskopik obezite cerrahisi, hastanın karnında büyük bir kesi olmadan milimetrik küçüklükteki deliklerden batın bölgesine ulaşılarak yapılır. Hasta operasyon sonrası aynı gün ayağa kalkabilir. Birkaç gün içinde de evine gidip ortalama 1 hafta içerisinde iş başı yapabilir. Karın bölgesinde kesi olmaması estetik açıdan olumlu bir sonuç sunarken aynı zamanda operasyon sonrası az bir ağrı hissetmeyi sağlar.
Zayıflama cerrahisinde amaç hastanın kilo vermesini sağlamak olduğu için bariartrik operasyonlar bir veya birden fazla farklı müdahale ile yapılabilir. Her hastanın değişik metobolik özellikleri olduğundan, yapılacak ameliyat yöntemi de hastaya göre seçilir. Ameliyatlarda bazı hastalara sadece mide küçültme yapılırken bazı hastalarda hem mide küçültme hem de ince bağırsaklara yapılan işlem ile gıda emilimini azaltma yolu da eklenebilir. Farklı işlemlerle yapılan obezite cerrahisi çeşitleri şu şekildedir:
Tüp mide ameliyatı uygulamasında, sadece midenin boyutunun küçültülmesi sağlanır. Operasyonda midenin yaklaşık %75-80’i çıkarılır. Küçültme işlemi ile yemek borusunun başladığı yerden oniki parmak bağırsağının çıkışına kadar olan kısım, çapı 2-2,5cm’lik bir tüp şeklini alır. Bu sayede hastanın daha az yemesi sağlanır. Ayrıca ameliyatta midenin çıkarılan kısmının içerisinde iştah hormonu (ghrelin) salgılanan kısmı da bulunduğu için hastada ameliyattan sonra önemli ölçüde bir iştah azalması sağlanır. Bu operasyon, özellikle hipertansiyon ve şeker hastalığı olan kişilerde olumlu sonuçlar sunar. Hastalar 1 yıl içinde fazla kilolarının %80 kadarlık kısmını verebilirler. Beslenmelerinde yiyecekleri küçük porsiyonlar halinde tüketmeleri gerekir. Tekrar kilo almamak için egzersiz ve rafine şekerli gıdalardan kaçınmaları önemlidir.
Mide bypass ameliyatı sırasında hastaya hem mide küçültme hem de bağırsak emilimini azaltma işlemi yapılır. Yani gastrik bypass ameliyatında, midenin büyük bir bölümü alınarak kalan küçük bölümüne ince bağırsak dikilir. Bu sayede bağırsakların bir kısmı iptal edilerek alınan besinlerin bir bölümünün emilmeden dışarı atılması sağlanır. Gastrik bypass insüline bağımlı şeker hastalarının kan şekeri kontrolünü önemli ölçüde düzeltmeye yardımcı olur. Kilo verme dönemi 1,5 yıla kadar sürebilir. Hastaların uzun süre vitamin alımı ihtiyacı olabilir. Hastaların ameliyat sonrası beslenme konusunda diyetisyen ve hekimlerle irtibatta olmaları oldukça önemlidir.
Mide baypass ameliyatının kolay bir versiyonudur. Uzun bir mide poşu meydana getirildikten sonra bağırsağın bir kısmı buraya dikilir. Ameliyat süresi gastrik bypassa göre daha kısadır. Kilo vermede ve tip2 diyabeti geçirme konusunda oldukça başarılıdır.
Bu operasyon VKİ (vücut kitle indeksi) 50kg ve üstü olan kişiler için uygundur. Ameliyatta gıda alımının yanı sıra emilim azaltılması için de işlemler yapılır. Obeziteye bağlı hipertansiyon, yüksek kolestrol ve diyabet hastaları için başarılı bir tedavi sağlar. Etkili kilo vermeye yardımcı bir ameliyat olmasına karşın ameliyat sonrası komplikasyonları fazla olduğu için çok sık tercih edilmez. Operasyon sonrasında kötü kokulu ishal, protein ve vitamin eksikliklerine sıkça rastlanır. Dezavantaj olarak hastalar ameliyattan sonra uzun bir süre vitamin eksikliği duyabilir.
Her kilolu kişi obezite cerrahisi adayı değildir. Kilo problemi için ameliyat talebiyle doktora gelen hastanın öncelikle vücut kitle indeksine bakılır. Eğer bu değer 30’un üzerindeyse kişi aşırı kilolu olarak kabul edilir. Ayrıca cerrahiye uygun olması için hastanın daha önce kilo verme yöntemlerinden; diyet veya egzersiz gibi yöntemlere başvurmuş ve olumsuz sonuç almış olması gerekir.
Hastanın fazla kilosunun yanı sıra şeker veya tansiyon benzeri bir metabolik hastalığı yoksa sadece standart tüp mide ameliyatı yapılabilir. Fakat hastanın obeziteye bağlı olarak diyabet, kan yağı yüksekliği ve hipertansiyon gibi rahatsızlıkları varsa mide bypassı yapılması daha uygun olur.
Obezite cerrahisi öncesi tetkikler için öncelikle hastanın fiziki bir muayenesi yapılır. Daha sonra gerekli labaratuvar testleri ile birlikte sonuçlar değerlendirilir. Doktor hastayla birlikte onunda onayını alarak ihtiyacına yönelik cerrahi işlemi belirleyerek uygun olan ameliyatı yapar.
Diğer cerrahi operasyonlarda olduğu gibi operasyon sonrası obezite cerrahisi riskleri de oluşabilir. Bağırsak emilimi azaltılan bypass operasyonlarından sonra hastalarda kronik ishal, bağırsak dolaşması veya ülser görülebilir. Tüp mide ameliyatlarından sonra ise bulantı ve kusmalar olabilir. Mideyi ayıran zımbalar arasında kaçak ve kanama riski ameliyattan sonra ilk haftalar da yaşanabilir. Bu gibi hallerde mideye tekrar endoskopik düzeltme girişimleri yapılması gerekebilir.
Bütün bariatrik cerrahi işlemlerinden sonra hastalar sağlıklı ve düzenli beslenmeye dikkat etmelidir. Yüksek karbonhidratlı, şekerli ve trans yağlı yiyeceklerden uzak durmalıdır. Bunun yanı sıra hastanın düzenli egzersiz yaparak hareketli bir yaşam sürmesi verdiği kiloyu korumasına yardımcı olur. Bu sayede 1-1,5 yıla kadar sağlıklı ideal kiloya ulaşılması hedeflenir. Kilo kaybı ile hastanın sağlık durumunda yaşanan değişiklikler şu şekildedir:
Yapılan araştırmalar gösteriyorki obezite cerrahisi sonrası; doktor, diyet uzmanı ve psikolog gibi multidisipliner bir ekiple ameliyat sonrası takip sağlanması verilen kilonun geri alınmasını önemli ölçüde engeller. Bu yüzden hastaların operasyon sonrası düzenli bir yaşam sürmeleri ve doktor kontrollerini aksatmamaları oldukça önemlidir.
Dilerseniz bu konu ile ilgili videomuzu izleyebilirsiniz.