Üriner sistem taşları Türkiye’de her 100 kişiden 15’inde yaşanan bir sağlık sorunudur. Bu taşlara erkeklerde kadınlara oranla 2-3 kat daha fazla rastlanır. Yaygın olan bu hastalık ile ilgili insanların kafasında çok fazla soru ve kulaktan dolam bilgi de mevcuttur. Üriner sistem taş hastalığı ile ilgili merak edilenleri sizler için derledik.
Üriner sistem taş hastalığı, böbrekte ya da üriner kanalda idrardaki çözülemeyen ve atılamayan içeriklerin zamanla kristalleşmesi ve birikmesi ile meydana gelen sert oluşumlardan dolayı gelişir. Bu birikim genellikle kalsiyum oksalat veya ürik asit gibi maddelerden oluşur.
Taş oluşumu için en büyük neden genetik faktördür. Yani ailesinde idrar ve böbrek yolu taşı olan birisinin bu rahatsızlığı geçirme oranı oldukça yüksektir. Yanı sıra az su tüketimi, obezite, idrar yolu enfeksiyonları gibi bazı risk unsurları da etkendir.
Taşların oluşumunu önlemek için ilk olarak neden oluştuğunun bilinmesi gerekir.Taş doğuştan gelen bir anomalite sebebiyle oluşmuşsa ilk olarak bu durumun giderilmesi gerekir. Bunun dışında farklı nedenlerle üriner sistem taşı varsa bu durum önceki taşların kimyasal yapısı araştırılarak taşların kimyasal yapısına bakılır. Metabolik değerlendirme ismindeki bu işlemlerle idrarda taş oluşumuna neden olabilecek maddelerin düzeyleri ölçülüp neticeye göre ilaç veya diyet verilebilir. Yanı sıra;
Bira içmek böbrek taşını düşür, şeklindeki yaygın görüş bilimsel kanıtı olmayan bir şehir efsanesidir. Bira diğer sıvılar gibi idrar çıkışını arttırdığı için böbrek taşını düşürmeyi kolaylaştırdığı gibi yanlış bir düşünce halk arasında oluşmuştur. Aksine bira tüketimi içeriğindeki alkol ve mayadan dolayı taş oluşumu riskini artırıcı bir etkiye neden olabilir. Bu yüzden
5-10 yıl öncesine kadar süt, yoğurt, peynir gibi yüksek miktarda kalsiyum içeren besinlerin taş oluşumunu artırdığına dair görüş mevcuttu. Bu yüzden taş rahatsızlığı olan hastalara hekim önerisi ile bu tür gıdalardan fazla tüketmemeleri öğütlenirdi. Ancak son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalar bu görüşün yanlış olduğunu kanıtladı. Hatta süt ve süt ürünleri tüketmeyen kişilerde üriner sistem taş oluşumunun %35 oranında daha fazla görülebiliyor. Bu yüzden hastalar için artık bu gıdalar yasaklanmıyor.
Kültürel bitkisel tedavi yöntemleri tıbbi tedavilerde destek verebilirler. Ancak bilimsel kanıtı bulunmayan halk arasında bilinen ve taş düşüreceğine inanılan bitki kürlerinin herhangi bir Bu yüzden ciddi anlamda taş düşürmeye çalışan bir hastanın yine hekim önerisinde bir tedavi planına uyması daha doğru olacaktır.
Günümüzde üriner sistem taş tedavileri oldukça şekil değiştirmiştir. Gelişen tıbbi teknolojiler ile beraber taş rahatsızlıkları için ilk olarak taşın türü ve ne gibi problemlere neden olabileceği saptanır. Daha sonra nasıl tedavi edileceği belirlenir.
Sessiz taş denilen ve böbreğe bir zararı olmayan taşlar genellikle tedavi edilemez. Çünkü bu taşlar herhangi bir enfeksiyon ve ağrı kaynağı değildir.
0-5 cm taşı olan hastaların %80’ı bu taşları kendiliğinden düşürdüğü için tedavi önerilmez. Bu hastalar bol sıvı desteği ve hareket ederek (zıplama, hoplama vs) taşları düşürme şansına sahiptirler.
Şayet taşlar yukarıdaki durumlara rağmen düşmemiş ve böbreğe zarar vermeye başlamışsa müdahale edilmesi gerekir. Bu anlamda cerrahi tedavinin dışında ESWL (Extracorporeal shock wave litotripsi) denilen dışarıdan verilen şok dalgaları ile atık hale getirilebilir. Daha sonra bu taşlar kendiliğinden düşer.
Dilerseniz konu ile ilgili videoları izleyebilirsiniz.
Konu ile ilgili diğer başlıklara da göz atabilirsiniz.